UNIverse’den METAverse’e geçiş ve gerçeklikten kaçış

İnternetten sonra bu gelecek! METAVERSE

YouTube player

Hayatın anlamı hakkında düşünenlerin çoğu gerçeklikle barışık değil. Felsefe her ne kadar “açıklama” ile “anlamlandırma” faaliyetini birleştirmeye ve insanlığın bilgi dağarcığında hayata ve olaylara dair bir bütünlük oluşturmaya çalışsa da olmuyor, olamıyor… Din ve bilimi uyuştursanız da, bu acı şerbet bir türlü tatlanmıyor. Çünkü, gerçek yalın olarak saçma, anlamsız, vahşet dolu, acımasız ve acıdır.

İnsan beyni ve bilinci, farkındalık ile birlikte farkına vardığı bu anlamsızlığı bastırmak, unutmak, görmemek, görmezden gelmek için her türlü “uyum” aracını evrimleştirmiş ve üzerine bir takı, bir makyaj gibi boca etmiştir. Ne var ki, gerçeğin etkili yıkayıcılığı bütün makyajı her seferinde silip süpürmeye pek meğilli ve elverişlidir. Uykuya ne kadar derin dalarsanız dalın, düşünmeye başlayan her bilinç için hayatın anlamsızlığının size göstereceği kabus uykunuzu bölecektir.

İnsanlar, zihinsel aktivitelerle örtemedikleri bu gerçeği dinlerle çarpıtarak kabullenme, uyumlaştırma, şirinleştirme faaliyetine giriştiler. Elbette bu topyekün tüm insanlığın bile isteye yaptığı bir eylem değildi. İşlevi, gerçeğin örtülmesine ve gerçeğin verdiği rahatsızlığın giderilmesine katkı sunduğu için neredeyse “bilinçsizce” hemen kabul edildi. Çünkü yaşamak için buna ihtiyacımız var. Kurban ritüelinde kestiğiniz hayvanın bağırış ve tepinmelerini kendinize unutturmanız ve hatta bunu şirinleştirmeniz gerekirse din bunu sizin için yapar. Bu eylemi kutsallaştırır. Hayatın her safhasında bunu sürekli olarak yaparız. Ölüm döşeğindeki bir hastaya doktor değil, ancak bir din görevlisi motivasyon verebilir. Çünkü yaklaşmakta olan acı bir gerçeği örtmek, hatta örtmenin de ötesinde onu pek güzel bir ambalajın içinde takdim etmek doktorların değil, din görevlilerinin mesleğidir.

İşte, insanlığın gerçekle olan ve esasen gerçekten arınmaya, onu görmezden gelmeye, onu bir şeylerle örtmeye yönelik çabasının modern karşılıklarından birisi internet ve sanal dünyalardır. Zaten gerçeklikten bir şekilde kopmaya uyumlu olan zihinlerimizi, gerçeğin yerine başka bir şeyle örtmek için fevkalade yarayışlı yeni bir yöntemdir.

“Suretler” filmini izleyenler hemen hatırlayacaklardır. İnsanlar neden kendileri olarak gerçek dünyaya çıkmak yerine suretleri ile çıkmayı tercih ediyorlar… Hastalık, kaza, bela risklerinden arınmak, daima genç, zinde, yakışıklı veya güzel görünmek için. Bakın bunların hepsinde kaçılan, kaçınılan şey gerçektir. Gerçeğin, görülmek, karşılaşılmak istenmeyen yönleridir.

Sanal dünyalar belki de gerçeklikten kaçış ve gerçeği örtme çabasında en önemli eşiklerden biridir. Rüyalarımızdaki sanallıkta bile yakamızı bırakmayan kabusların kontrol edilebileceği, sen ne kadarını görmek istersen en fazla o kadarına maruz kalacağın bir düş ülkesi…

Metaverse kavramı yeni yeni olgunlaşıyor ve bir temel atılıyor olsa da, bu sanal dünya meselesinin esasının Singularity çağında tam olarak erişmek istediği noktaya geleceğini düşünüyorum. Bu dönemin sanal dünyası ne kafamıza takılan bir aparat ne de Suretler filmindeki gibi bir tertibatla olacaktır… Bu dönemin sanal dünyası tüm bilincimizle ve sürekli olarak var olacağımız Matrix benzeri bir yapı olacaktır. Merkezinde blok zincirlerinin yarattığı bir özerk yapı değil, bütün bu zincirleri zorla ele geçirmiş bir ucube bulunacaktır.

Bir açıdan baktığınızda, insan neo korteksin bedelini ödemektedir. Diğer canlılardan farkındalık yoluyla ayrışmış olmaktan hiç de memnun değildir. Evrimi gerisin geriye döndüremiyorsa ne yapabilir ? Metaverse ile acılarını sarabilir mi ?

Ali Aksoy – 21.09.2021