Ahlaksız Evrim – 6

Evrim, iletişimi gelişmiş varlıklara zamana karşı da üstünlük tanımaktadır. Eğer, bir bilgiyi genlerinle değil de yaşarken “öğreterek” , “söyleyerek” , “göstererek” aktarıyorsan ne kadar çok iletişim kurarsan o kadar çok bilgi aktarırsın. Bu bilgi, aynı türün bir diğer ferdine aktarılabileceği gibi o canlının yavrusuna da aktarılabilir. Her halde, bu aktarım kendisine bilgi erişen varlığın hayatta kalma şansını arttıracaktır.

Uzun yaşayan filler, çok uzaklardaki su kaynaklarının yerini birbirlerine böyle aktarırlar. Yeryüzünde yaşayan bütün ebeveynler bir anda ölse ve geriye sadece varlığını zar zor idame ettirebilen yavrular kalsa evrim sürecinde ciddi bir kırılma yaşanırdı. O halde, bilginin genlerin dışında başka iletişim araçlarıyla nesilden nesile aktarılması evrim için çok kritik ve hayati bir meseledir. Evrim süreci, bunu daha iyi yapanı daha kötü yapana tercih edecektir.

Evrim süreci, bilgiyi daha çok yol ve yöntemle daha güzel aktarmayı seçecektir. Çünkü o, -koşullara uyum sağlamaya hizmet ettiği müddetçe- bilenle bilmeyeni, görenle görmeyeni, duyanla duymayanı bir tutmuyor. Evrimin bazı canlılara zaman karşısında üstünlük tanımasından kastettiğimiz şey, evrimin biyolojik işleyişinde çok uzun bir zaman diliminde edinilecek veri veya yeteneğin, daha kısa zamanda kazanılmasıdır.

Bilgiyi işlemeye vakıf varlıklar, bilgiyi diğerlerine aktarırlar. Eğer bilgiyi depolama kapasitesi varsa, bilgi ekseriyetle kümülatif bir çoğalma gösterir. Eğer ben bildiğimi sana öğretirsem, sen bunu kendi kendine yeniden bulmak zorunda kalmazsın. Sen sana öğrettiğimi geliştirir, üzerine yenilerini ekler ve bunu senden sonrakine öğretirsen, senin senden sonrakine aktardığın bilgi kümülatif bir bilgi olur. Çünkü o benim sana öğrettiğimle senin kendi edindiğin bilginin bileşimidir.

Varlığın bilgiyi tasnifleme, hatırlama ve iletme yeteneği ne kadar gelişmiş olursa, bilginin kümülatif çoğalışı da o kadar hızlı olur. İnsanoğlunun ateşi keşif ve kontrolü için yüzbinlerce yıl gerekti. Halbu ki, ateş yakmak şimdiki bizler için saniyelik bir eylemdir. Ateş ve onun kontrol altına alınmasına dair bilgi kümülatif olarak çoğalarak bize erişmiştir.

Varlıkların beyinleri bilgisayar hard diski gibi çalışmaz. Nesilden nesile aktarılan bilgiyi de evrim kontrol eder. Evrimin canlılar üzerindeki tasarruf prensibi çok ilkel bir işleyiş mekanizmasına sahiptir. Evrim için bir tek iyi ve bir tek kötü vardır:

Şartlara uyum sağlayarak hayatta kalmaya ve üremeye yarayan her şey İYİ, bunun dışındaki her şey KÖTÜ’dür. Evrim sürecinin hiç bir etik ve ahlaki kaygısı yoktur. Bu konuya daha ileride daha geniş değineceğim.

Bilginin evrimi de bu prensibe sıkı sıkıya bağlıdır. Canlılar sadece hayatta kalmaya ve bu suretle nesillerini devam ettirmeye yarayan bilgiyi hıfzeder ve iletirler. Bu bilginin içeriği, canlıdan canlıya, çevreden çevreye, zamandan zamana değişebilir.

Bazı canlılarda bilgi iletiminde en kritik bilgiler iletişimle değil, doğrudan doğruya genlerle aktarılmaktadır. Örneğin, bir çok memeli türün yavrusu daha doğar doğmaz annesinin neresinden emeceğini bilir. Bir çoğu, yürümeyi ve ayakta durmayı 5-10 dakikalık bir pratik ve kas açma faaliyetinden sonra başarır. Ördek yavruları yüzmeyi “öğrenmez”, derhal uygular. Tüm bu bilgiler, hayatta kalmak için olmazsa olmaz bilgilerdir. İletişimle aktarılan bilgiler de hayati önem arz etmesine göre değerlendirilecektir.

Canlıların hafızaları da aynı prensibe uygun olarak evrimleşmektedir. Canlılar, ekseriyetle her öğrendiklerini değil, işe yarayanları daha doğrusu öyle olduğunu düşündükleri bilgileri hatırlayabilmektedirler.

İnsanda bile halen daha hatırlamanın en büyük kriteri “önemseme”dir. Üstelik, “önemseme” kriterinde neyin önemseneceği konusunda insanın iradesi özgür değildir. Neyin önemseneceği konusunda ipler, çoğunlukla bilinçaltının elindedir. Bilinçaltı daha doğru bir deyişle bilinçdışı faaliyetlerini, genetik ve ilk çevresel faktörlerin yoğun olarak etkilediğini değerlendirirsek, insanın ezber kapasitesinde evrim sürecinin baskın etkisini görebiliriz.

Neyin bilinmesi gerektiği konusundaki yargı, bilgiyi entellektüel bir işlemeye tabi tutmayan tüm canlılarda doğrudan doğruya uyum sağlayarak hayatta kalmaya ve nesli sürdürmeye endekslenmiştir. Bu işe yarayan bilgi önemli / iyi / faydalı bilgidir. Bunun dışındaki diğer her bilgi göreceli olarak önemini kaybeder.

Bilginin değerine dair seçim evrim sürecine bırakılınca, zaman içerisinde değişim gösteren çevresel koşulların hangi bilginin daha değerli olduğunda etkin olacağı aşikardır. Dolayısıyla, bilginin iyiliği, kötülüğü, faydalı ve faydasız oluşu keyfe keder bir yoruma değil, evrim sürecinin acımasız kaidelerine bağlanmıştır. Evrimin, “ahlaksız” , “yalın” seçimi bilgiyi de etkisi altına alır. Canlılar için mutlak olarak iyi / faydalı, mutlak olarak kötü / faydasız bilgiden bahsedilemez. Neyin ne zaman iyi ve faydalı, neyin ne zaman kötü ve zararlı olduğunu koşullar belirler. Böylece bilginin kendisi de evim geçirir. Beyin kapasitesi ve çeşitli kısımlarının özgün aktiviteleri geliştikçe, diğer koşullar elverdikçe canlının bilgiyi işlemesi daha entellektüel bir nitelik arz eder. Bilgi parçacıklarının birbiriyle irtibatı güçlenir ve yorum gelişir.

Devam edecek

Ali Aksoy