Ahlaksız Evrim – 8

Grup dinamiği içerisinde beliren kurallar, çevreden çevreye, durumdan duruma, türden türe, zamandan zamana değişik görünümler alabilir. Değişmeyen şey, evrim sürecindeki iki altın hedeftir: Şartlara uyum sağlayarak hayatta kalmak ve neslini sürdürmek… Canlılar tarafından istikrarla sergilenen ve kural haline gelen tüm davranışlar mutlaka bu iki amaç yönünden işe yaradığı için vardır. İşe, çeşitli seviyelerde yarayan iki kural karşılaştığında / yarıştığında / çatıştığında daha çok işe yarayan seçilecektir. Küçük küçük bile olsa milyonlarca yıl alan seçilimler büyük seçilimlere ve farklılıklara evrilir.

Bazı canlılarda yavruya anne bakar, bazılarında baba, bazılarında ise grubun tüm üyeleri… Bunların hepsi diğer alternatifleri ile denenmiş ve o canlı türü için o çevrede, o koşullar altında o davranışın en iyi sonuç vereceği sağ kalanların kimler olduğuna bakılarak ortaya çıkmıştır.

Evrim süreci “bilinçli” bir süreç değildir. Yani evrim süreci, işin başında falanca vasıflara sahip bir canlı var etmeyi planlamaz. Aynı tür içerisindeki canlıların bile DNA kombinasyonları ve dolayısıyla vasıfları biribirinden farklıdır. En çok işe yarayan vasıf seçilir / sağ kalır. Uzun devirler sonucunda koşullar karşısında sergilenen hayatta kalma ve üreme yarışı türlerdeki zenginliği doğurur. Aynı tür içerisindeki değişim, DNA kodunun çok kapsamlı / çok zengin olması, hatalı kromozom kopyalamaları ve çeşitliliği sağlayan diğer faktörler sonucunda zaman içerisinde birbirine daha az benzeyen başka canlıları meydana getirir.

Evim süreci “bilinçsiz” ise, grup dinamiği içerisinde beliren kurallar da önceden planlanmamış olacaktır. Evrimin sabitesi bellidir: Şartlara uyum sağlayarak yaşamaya ve üremeye elverişli olan yaşar, diğerleri yok olur. Evrimin bundan başka bir sabitesi yoktur. Dolayısıyla, mesela başkasının avını çalmanın veya çok eşliliğin / eşini aldatmanın iyi veya kötü olacağına işin başında karar verilmiş değildir. İşe yarayan davranış iyi, işe yaramayan kötüdür. Zaten, aynı davranışın etkileşimde bulunan bir canlı için iyi, diğeri için kötü olabileceği yönünde bir örnek az yukarıda verilmişti.

Evrim sürecinin bilinçsizliği ile nedenselliği birbirine karıştırılmamalıdır. Evrim sürecinde her şey belirlenebilir nedenlerle ortaya çıkar. Evrim, var olan genetik kombinasyonu tümden veya esaslı olarak değiştirebilen bir süreç değildir. Evrim, olandan, olanın küçük bir ölçekte değişmiş varyasyonuna ilerler. Bu küçük ölçekli değişiklik, o an var olan koşullara uyum sağlamada diğerlerine göre fark yaratır ve işe yararsa o küçük değişime sahip canlılar bu değişimi kendi nesillerine aktarırlar. Söz konusu değişim ileride ne denli değişik ve gelişmiş bir varyasyona erişirse erişsin, eriştiği yer ve zamanda mevcut koşullara uyum sağlamada anlamsız, faydasız ve hatta zararlı hale geldiğinde yok olur. Değişimin koşullar karşısında ki işlevi yaşamaya olanak vermediği ölçüde hızlı bir yok oluştur bu. Genellikle anlaşılamayan kısım, küçük değişimin bilinçsiz fakat hangi değişimin korunacağı hususundaki ilkenin nedenselliğe yani koşullara uyum sağlama nedenine tabi olmasıdır. Ne canlının kendisi ne de seçilimi ortaya çıkaran, dayatan çevresel koşullar yarın ne olacağını bilmez. Evrim sadece an ile ilgilenir. Geçmişin evrim açısından anlamı elde dünden bu güne yaşamı idame ettirmeye elverişli bir gen kombinasyonunun bulunmasından başka bir şey değildir. Evrim açısından değerli, değersiz canlı yoktur. Gen kombinasyonundan başka bir ilgi sahası olmadığı için kitabın başında aşırı ırkçı olarak nitelediğimiz evrim hiç bir ırkı tutmaz. Sadece ve sadece koşullara uyum sağlayan ırkları seçer. Evrim açısından, insanla herhangi bir bakteri veya herhangi bir ot türü arasında hiç bir fark yoktur. Yaşayan her şey, koşullara uyum sağladığı müddetçe yaşaması gereken şeydir.

Daha önce canlıların bütün vasıflarını şekillendiren sürecin, onların ürettiklerini de şekillendireceğini söylemiştik. Doğal olarak, canlı ile onun verdiği tepki ve tanımlamalarından oluşan bilgi ve bu bilginin kümülatif yığınlarından oluşan kültür de evrimleşecektir.

Bir canlının bir organını biçimlendiren mantık / kaide ile davranışını belirleyen temel kaide aynıdır.

Tek başlarına yaşayan anti sosyal varlıkların tek başlarına yaşamaları ile sosyal varlıkların bir arada yaşamaları aynı nedene dayanır. Sonuçlar, temel gayenin o anda o canlı türü için o çevresel koşullarda çeşitli görünümlerinden ibarettir.

Fakat, evrim sürecinde bir canlı türü ancak sosyal olarak hayatta kalabiliyorsa aynı koşullar altında aynı türün diğer üyeleri için de bu bir kaide halini alacaktır. Aynı tür içerisinde, aynı çevrede bir kısmı sosyal bir kısmı anti sosyal yaşam mevcut olmaz. Bir topluluk içerisinden kovulmuş varlığın ilk hedefi ya bir topluluğu ele geçirmek, ya bir topluluğa dahil olmak veya bir topluluk oluşturmak olacaktır. Çünkü işleyen süreç o tür için, o koşullarda topluluk oluşturmayı uyum sağlayarak hayatta kalmak ve neslini sürdürmek için kaide olarak belirlemiştir.

Devam edecek

Ali Aksoy