Ahlaksız Evrim – 11

Kendisine; “Bunu neden böyle yaptın ?” diye sorulan herhangi bir insanın verebileceği “Hiç” veya “bilmiyorum” gibi cevapların altında yüzlerce, binlerce analiz yatacaktır. Gerçek cevap asla ve hiç bir zaman “hiç” olamaz. Davranışın nedenselliğine dair karmaşıklık, canlının bilişsel aktivite seviyesiyle orantılıdır. Bu orantılılık “doğru” bir orantıdan çok, bilişsel aktivitedeki her bir dereceye nispetle belki on, belki bin derece karmaşıklık içerecek şekilde gelişir.

İşte insanın karar verme sürecindeki bu karmaşıklığın yol açtığı bilinemezlik, ön görülemezlik görünümüne “özgür irade” deniyor.

İnsan türünde en erken atalardan bu güne değin davranışların nedenselliğinde görülebilecek karmaşa, az önce değindiğimiz gibi bilişsel aktivitedeki her bir derece gelişmişliğe karşın daha fazla derecelerle artan bir özellik gösterecek, diğer bir deyişle meseleye özgür irade tanımıyla yaklaşılırsa, insanın özgür iradesi (davranışın bilinemezliği) artarak bu güne ulaşacaktır.

Kimileri günümüz koşullarının insanın karar verme süreçlerinde özgürlüğünü baltaladığını iddia edebilir. Patron baskısı, ekonomik ve politik sebepler, hukuk kuralları, trafik ve sair etkenlerin kararlarımızda bastırıcı ve yönlendirici olduğu muhakkaktır. Fakat burada unutulan çok ama çok önemli bir ayrıntı var. Günümüz koşullarının dayatmasının “hayatiliği”, eski koşulların “hayatiliğinden” çok daha düşüktür. Defalarca tekrar ettiğimiz gibi, beynimiz ve her şeyimiz bizi hayatta tutmaya proglamlanmıştır. Her kararın, birincil fakat tek olmayan değişkeni onun yaşamsal bir risk doğurup doğurmadığıdır. Günümüz koşullarının dayattığı durumların yaşamsal riski, eski zamanlardaki gibi doğrudan etkili değil, olabildiğince dolaylı etkilidir. Örneğin, erken atalarımızın oluşturduğu gruplarda sürü lideriyle yaşanacak çatışmanın doğurabileceği yaşamsal risklerin doğrudanlığı ile bu gün otorite yani devletle / devleti temsil edenlerle yaşayacağınız çatışmaların doğurabileceği yaşamsal risklerin doğrudanlığı birbirinden çok farklıdır ve günümüz riskleri eskiye göre hem çok düşüktür hem de çok fazla dolaylı süreçler barındırır. Bu nedenle seçeneklerden birini tercihte var olan özgürlüğünüz eskiye nazaran daha büyüktür. Hem seçeneklerin sayısı hem de tercihlerin barındırdığı riskler açısından aynı şeyi söyleyebiliriz.

Bireysel özgürlükleri, özgür iradeyi göreceli olarak azaltarak eski zamanlara yolculuk yaptığımızda erken atalarımızın grup dinamiği içerisinde sürü liderine daha bağımlı, daha itaatkar olmaları yüksek bir olasılıktır. Gerek sürü lideri yani otorite gerekse grubun diğer fertleri ile olan ilişkileri daha doğrudan ve daha hiyerarşiktir. Bireyin takındığı roller, davranışların çeşitliliği daha azdır. Genellemeler açısından günümüz insanına göre daha doğru tespitler yapılabilir ve davranışların öngörülebilirliği günümüz insanına göre daha yüksektir. Algılar dünyasında, o devrin insanlarının şeylerin ve durumların nedenleri hakkındaki kanaatleri de daha doğrudan ve katıdır. Bu günün insanına; “Şu kişi şunu neden yapmış olabilir ?” diye sorup olası tüm gerekçelerin sayılması istendiğinde alabileceğimiz cevapların sayısı, o günün insanına göre çok fazladır. Empati yeteneği, çok düşüktür. Duyguların, tutumlar üzerindeki etkisi de bu güne kıyasla daha düşüktür. Olası psikolojik gerilimler, bu günkü gibi entellektüel, göreceli, dolaylı kaygılardan değil, daha gerçekçi, daha objektif, daha doğrudan ve daha yaşamsal kaygılardan kaynaklanmaktadır. Gerilimlerin olası nedenleri daha yaşamsal nitelik barındırdığı için, gerilimlerin sonuçları ve tepkileri daha serttir. Tepkiler, sorunu çözmenin en kestirme ve en doğrudan yollarına yönelmiştir. Empati yeterince gelişmediği için, fertlerin birbirlerine verdikleri tepkilerin sertliği yeni yaşamsal riskler barındırıcı niteliktedir. Bu nedenle grup içindeki gerilim çok yüksek ve aşikardır. Gerilim yüksek olduğu için olası tepkilerden kaçınmak amacıyla grubun fertleri arasındaki iletişim daha az seviyede tutulur. İnsan, daha fazla kendi başınadır. İç sesini daha çok dinleyebilir.

Sürü liderinin kim olacağını belirleyen etmenler günümüze göre yine daha az entellektüel, daha fazla yaşamsal, daha çok öngörülebilir, fertler için daha fazla belirleyici özellikler barındırır. Kas gücü ve zeka arasındaki denge olabildiğince kas gücünden yanadır. O an için hayatta kalmayı daha fazla belirleyen faktör, sürü liderinin de kim olacağını daha fazla etkiler. Bu gün erkek egemen eğilimlerimizi açıkça gözlemleyebildiğimize göre, o devrin grupları da olabildiğince erkek egemendir. Evrimin seçici çarkları, insan için cinsiyet egemenliğinden ziyade zihinsel süreçleri öne çıkardığı için genetik kombinasyonda bu yönde bir değişim olduğunu zannetmiyorum. Yüksek olasılıkla o günün insan düzeni daha fazla ve daha katı bir erkek egemenliğine dayanmaktadır. Bu durumda sürü lideri daima erkektir. İlerleyen zamanlarda evrim, zihinsel işlevlerde ilerlemeyle daha sıkı ilişkili olacağı için, erkek egemenliği göreceli olarak ve fakat belki kırılmalarla azalacak, dişilerin ve özellikle sürü liderine ait dişilerin hiyerarşideki rolleri yükselecektir. Dişiler, kaba kuvvetten zekaya doğru değişen dengeler içerisinde kas gücünden kaynaklanan dez avantajları zihinsel süreçlere dayalı başka güçlerle dengelemeyi bileceklerdir. Fakat, bu dengeleme şu ana kadar erkek egemen düzeni ve dişilerin edilgen ve erkeğe bağlı / bağımlı / itaatkar yapısını değiştirememiştir. Fark, görünümde değil, dolaylı etkilerdedir. Bu da zihinsel çıkarsamalarla sağlanabilir. Keza, dünyayı kadınların mı, erkeklerin mi yönettiği hala eğlenceli bir tartışma konusudur. Bu konunun tartışılıyor olması, kadınların evrimsel başarılarının / gelişmelerinin eseridir. Yoksa, bir aslan sürüsü için böyle bir tartışma söz konusu bile değildir. Erkekler daha doğrudan tutumlar izlerken kadınlar dolaylı tutumda ustalaşmıştır. Erkeklerin daha kavgacı ve öldürücü tutumlarına karşılık kadınlar daha stratejiktir. Ne var ki, kadın ve erkek zihninin yöneldiği hedefler ve öncelikler birbirinden farklıdır.

Fertlerin özgürlüklerinin ve özgür iradelerinin kısıtlı olduğu bir ortamda, fertlerin daha fazla sorumluluk almaları beklenmez. Yetkiler sorumluluklar aslen sürü liderine, otoriteye aittir. Yetkilerin liderde kolaylıkla toplanmasına karşılık sorumluluğun durumu biraz daha karmaşıktır. Katı lider egemenliğinin bulunduğu bir ortamda liderin kolaylıkla yargılanması beklenmez. Sorumluluğun lidere ait olması, onun yargılanabilir / suçlanabilir olmasından ziyade, onun suçlunun kim olduğuna karar verebilir olmasıdır. Lider gücünü sürüden almaz. Onun gücü kendisiyle kaimdir. Bu nedenle liderin üstlendiği işlevler kendisine tevdi edilmiş görevler değil, bilakis kendisinin öyle uygun gördüğü davranış biçimleridir. Kuralların belirlendiği bu aşamaya ileride genişçe değineceğiz.

Devam edecek

Ali Aksoy